Once Eminonu'ne gittik aslinda. Vapurla karsiya gectik. Oyle iyi geldi ki; ruzgar icimdeki dertlerimi aliyordu sanki benden. Oylece etrafima bakindim. Vapurdan indikten sonra deniz kenarinda oturup kitap okumayi dusunuyordum. Ama oyle acaib insanlar var ki orda, onlara bakmaktan kitap falan okuyamadim.
Kardesimle gelmistik ve onun isleri vardi. Birden onu merak ettim ve aradim ama ulasamadim. Tam kirk iki kez aradim onu. Ararken de polise gidiyordum. Cunku ona ulasamiyordum ve kacirildigindan korktum.
Polis gereken bilgileri aldiktan sonra bir kez daha aramami istedi benden. Bu sefer cevap verdi cocuk.
Bu kadar endise yaptiktan sonra onu tek birakamadim. Bulustuk ve gezdik. En cok Hint urunleri satan dukkanlar hosuma gitti. Tamamen Hint kulturunu yansittan cesit cesit elbiseler vardi. Kendimi Hindistan'da hissettim.
Hele canta satan yerlere bayildim. Teyp seklinde canta mi olur? Ama vardi iste. Soru isaretinden bile canta vardi. Yeni seyler ve yeni insanlar gormek bana cok iyi gelmisti.
Sonra tramvaya binip Kabatas'a gittik. Ordan Taksim'e gecis yaptik. Taksim'e gelince bizi kirmizi tren karsiladi. Orasi filmden kopmus bir sahne gibi. Muzisyenler, cesit cesit insanlar. Fal bakan yerler bile var. Hatta karaoke bile var. Ama mimarisine bittim ben. Gozum yukarlarda kaldi orayi gezerken.
Gezi olaylarindan kalma duvarlarda bol bol yazi var. Aslinda Taksim bu yazilarla butunlesmis bence. Punch bile yaziyor. Yani aslinda bunun manasi siktiri boktan demek, ama yaziyor iste.
Galata'dan asagi inerek geziyi tamamliyorduk ama Taksim gercekten cok ilginc bir yer. Film cekmek istesem orda cekerdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder